NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
الصَّبَّاحِ
الْعَطَّارُ
حَدَّثَنَا
أَبُو بَحْرٍ حَدَّثَنَا
ثَابِتُ بْنُ
عُمَارَةَ
حَدَّثَنَا
أَبُو
تَمِيمَةَ
الْهُجَيْمِيُّ
قَالَ لَمَّا
بَعَثْنَا
الرَّكْبَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
يَعْنِي
إِلَى
الْمَدِينَةِ
قَالَ كُنْتُ
أَقُصُّ
بَعْدَ
صَلَاةِ
الصُّبْحِ
فَأَسْجُدُ
فَنَهَانِي
ابْنُ عُمَرَ
فَلَمْ أَنْتَهِ
ثَلَاثَ
مِرَارٍ
ثُمَّ عَادَ
فَقَالَ
إِنِّي
صَلَّيْتُ
خَلْفَ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَمَعَ أَبِي
بَكْرٍ وَعُمَرَ
وَعُثْمَانَ
رَضِيَ
اللَّهُ عَنْهُمْ
فَلَمْ
يَسْجُدُوا
حَتَّى
تَطْلُعَ الشَّمْسُ
Ebû Tümeyme
el-Huceynri'den; demiştir ki;
Biz bir grup içinde
-Medine'ye- gönder(il)diğimiz zaman ben sabah namazından sonra cemaate va'z
eder ve secde yapardım. İbn Ömer beni bundan üç kere men'etti. Fakat ben buna son
vermedim. Bunun üzerine İbn Ömer bana dönüp:
Ben Resûlullah
(s.a.v.)'in arkasında, Ebû Bekir, Ömer ve Osman (r.anhum)'la birlikte namaz
kıldım. Hiç biri güneş doğuncaya kadar secde etmedi; dedi.
İzah:
Beyhakî,
es-Sünenti'l-kübrâ, II, 326.
Rivayetten
anlaşıldığına göre Ebû Tümeyme İslâm'ın ahkâmını öğrenmek üzere Medine'ye
gönderilen Benî Temim hey'eti içinde imiş. Medine'den dönüşünde sabah namazını
müteakib cemaate va'z eder âyetler okurmuş, okuduğu âyetler içerisinde secde
âyetleri de bulunur, o da kalkıp secde edermiş. Fakat vakit kerahet vakti
olduğu için
İbn Ömer kendisini bu
vakitte secde etmekten men etmiş. Ancak Ebû Tümeyme buna aldırış etmemiş. Bu
sefer İbn Ömer tekrar gelerek onu men ederken kendi kafasına göre hareket
etmediğini Resûluüah'tan ve Halifelerinden gördüğü davranışı haber vermiştir.
Beyhakî, "bu merfu
olarak sabit olmuşsa biz secdenin kerahet vakti çıkıncaya kadar te'hir
edilmesini tercih ederiz. Merfu olarak sabit olmamışsa, İbn Ömer tilâvet
secdesini nafile namaza kıyas etmiştir" der.
Bu hadis tilavet
secdesinin sabah namazından sonra güneş yükselinceye kadar yapılamayacağına
delâlet etmektedir. Diğer kerahet vakitleri için de hüküm aynıdır. Hanbelîler
bunu tercih etmişler ve bu vakitlerde edilen secdenin asla sahîh olmadığını
söylemişlerdir. İhn Qmer_İbn ~Müsey.y£b, Ebû Sevr ve İmam Mâlik bu vakitte
secde yapmanın mekruh olduğunu söylemişlerdir.
Şâfiîler namaz
kılınması nehyedilen vakitlerde tilâvet secdesini mekruh görmezler. Çünkü
onlara göre tilâvet secdesi vâcib değildir. Ve bu vakitlerde nafile namazların
kılınması caizdir.
Hanefîler secde
âyetinin okunduğu vakti esas kabul etmişlerdir. Buna göre mekruh vakitte okunan
âyetin secdesini aynı vakitte yapmak caizdir. Kerahet vakti girmeden önce
okunan âyetin secdesi ise, bu vakitte edâ edilmez. Çünkü kâmil olarak vâcib
olan bir ibâdetin nakıs vakitte edası caiz değildir.
Tilâvet Secdesi
Hakkında Tamamlayıcı Bazı Bilgiler:
1. Muhtelif secde
âyetleri bir mecliste okunursa, her biri için ayrı ayrı secde yapılması gerekir.
Aynı âyet aynı mecliste tekrarlanırsa, tek secde kâfidir. Ancak mezhepler
arasındaki ihtilâflardan kaçınmak için en iyisi, secdeyi, âyetin en son
okunmasından sonra yapmaktır. Aynı âyet bir namazın her iki rekatında de
okunmuşsa ayrı ayrı meclislerde okunmuş sayılır. Dolayısıyla her bir rekatte
ayrı ayrı secde edilmesi gerekir. İmam Ebû Yûsuf'a göre tek secde her iki
rekatte okunan âyetler için kâfidir. Hanefî mezhebinde fetva Ebû Yûsuf'un
görüşüne göre verilmiştir. Aynı âyet bir rekatte tekrarlanmışsa tek secde
kâfidir.
2. Namaz dışında okunan
âyetin secdesi hemen yapılmamışsa Hanefîlere göre kaza edilmesi caizdir.Mâliki,
Şafiî ve Hanbelîlere göre tilâvetle secdenin arası uzamışsa kaza edilmez.
Namaz içinde okunan secde âyetinin secdesi yapılmamışsa bilâhere kaza edilmez.
Bunda ittifak vardır.
3. Hanefîlere göre
namazın rükû'u niyet edilirse, secdesi niyet edilmese bile tilâvet secdesi
yerine kâimdir. Ancak secde ayetinden sonra üç âyetten fazla okunmamış
olmalıdır.Diğer mezheblere göre namazın rükû ve secdesi tilâvet secdesi yerine
geçmez.
4. işiten okuyanla
birlikte secde ederse iktidâya niyet etmez.Başını ondan önce secdeden
kaldırabilir.
5. Bir kimse namaz
içerisinde tilâvet secdesi yapıp da kalkarsa rukû'dan evvel az da olsa biraz Kur'ân
okuması müstehabtır. Bu, rukû'un kıraati takip etmesi içindir.
6. Secde âyeti
okunduğunda hemen secde edilmesi mümkün değilse okuyan veya dinleyenlerin; =
İşittik itaat ettik. Varlığamam dileriz, Rabbimiz. Dönüş yalnız Sanadır"
demeleri müstehabtır.
7. imamın cuma ve
bayram gibi kalabalık namazlarda yahut da gizli okunan namazlarda secde âyeti
okuması mekruhtur. Çünkü bu cemaat için bir karışıklığa sebeb olur.
8. Hasta olan veya bir
vâsıtaya binen kimsenin oturduğu yerden ima ile secde etmesi caizdir.
9. Bir sûreyi okuyup da
içerisinde secde âyetini bırakmak mekruhtur. Çünkü bu secdeden kaçmak demektir.
10. Namazı bozan şeyler
tilâvet secdesini de bozar. Dolayısıyla daha secdeden kalkmadan önce vuku
bulan hades, konuşma, gülme (vs.) gibi şeylerle tilâvet secdesi bozulur. Ancak
secde esnasında kahkaha ile gülünürse, abdest bozulmaz.
11. Hanefîlere göre
tilâvet secdesi şöyle yapılır: Tilâvet secdesi için niyet edilip eller
kaldırılmaksızın "AUahu ekber” denilerek secdeye varılır, secdede uç kere
" = Sübhane Rabbi'yel-A'lâ" veya bir sefer " = Sübhâne Rabbinâ
in kâne va'dü Rabbinâ le mef ula" denilerek secdeden kalkılır. Secdeye
ayaktan inilirken veya ayağa kalkılırken “ = Guf-râneke Rabbena ve
ileyke'l-masir" denilmesi müstehabtır.